8 Ekim 2015 Perşembe

İLMİ TIBBİYYEN...

  İLMİ TIBBİYYEN...


     Osmanlının son dönemi.Belki birinci cihan belki takip eden zamanlardaki cephe savaşlarından biri.Bölüğün birinde bir katır ölür.Sakın katır deyip hafife almayın.O dönemde insandan çok daha kıymetli.Ağır makineli tüfek taşıyor,cephane taşıyor,o askerin yiyeceğini taşıyor vesaire.Yani bir bölüğün bel kemiği,olmazsa olmazı.
Bölüğün Veterineri olan Mülazım(şimdiki adıyla) Teğmen,bölük kumandanına haber veriyor.Haberi duyar duymaz bölük kumandanını bir korku sarıyor.Şimdi nasıl izah edecek Tümen Paşasına katırın öldüğünü.Nereden yeni bir katır bulacaklar?

     Bölük kumandanı bütün yükü Veterinerin üstüne bırakıyor,sen hallet bu meseleyi,sorumluluk senindir diyor.Biçare Baytar aklına gelen tek şeyi yapıyor ve tam üç sayfa bir rapor düzenliyor.,Rapor Tümen Paşasına arz ediliyor.Tümen paşası her satırı okudukça kızarıyor,bozarıyor,eli ayağı titriyor çünkü rapor tamamen latince kelimelerden oluşmuş ve en sonunda işte bu sebeplerden katır ölmüştür yazıyor.
Tümen kumandanı ağzından köpükler saçarak avazı çıktığı kadar bağırıyor:
Bire Mülazım! İlmi tıbbiyyen(tıp bilgin)başında parçalansın.Çabuk bana işin aslını söyle!Bu katır niye öldü?
Hikaye burada bitiyor şimdi bu sütunlarda yazan bizlere sizin sormanızı bekliyoruz.
     İlmi siyasetiniz,ilmi diyanetiniz sizin olsun.Bırakınız ahlak kalmadı,akıl tutulması var,bilgiyi talep eden yok tesbitlerini.Bize ahlak nasıl kazanılır,akıl nasıl kullanılır,bilgi nasıl değerlendirilir siz onu anlatın.
     Marifet iltifata tabidir.Yeterince talep gelirse pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.

Selam ve dua ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder