İLMİ TIBBİYYEN...
Osmanlının son
dönemi.Belki birinci cihan belki takip eden zamanlardaki cephe savaşlarından
biri.Bölüğün birinde bir katır ölür.Sakın katır deyip hafife almayın.O dönemde
insandan çok daha kıymetli.Ağır makineli tüfek taşıyor,cephane taşıyor,o
askerin yiyeceğini taşıyor vesaire.Yani bir bölüğün bel kemiği,olmazsa olmazı.
Bölüğün Veterineri olan Mülazım(şimdiki adıyla) Teğmen,bölük
kumandanına haber veriyor.Haberi duyar duymaz bölük kumandanını bir korku
sarıyor.Şimdi nasıl izah edecek Tümen Paşasına katırın öldüğünü.Nereden yeni
bir katır bulacaklar?
Bölük kumandanı
bütün yükü Veterinerin üstüne bırakıyor,sen hallet bu meseleyi,sorumluluk
senindir diyor.Biçare Baytar aklına gelen tek şeyi yapıyor ve tam üç sayfa bir
rapor düzenliyor.,Rapor Tümen Paşasına arz ediliyor.Tümen paşası her satırı
okudukça kızarıyor,bozarıyor,eli ayağı titriyor çünkü rapor tamamen latince
kelimelerden oluşmuş ve en sonunda işte bu sebeplerden katır ölmüştür yazıyor.
Tümen kumandanı ağzından köpükler saçarak avazı çıktığı
kadar bağırıyor:
Bire Mülazım! İlmi tıbbiyyen(tıp bilgin)başında
parçalansın.Çabuk bana işin aslını söyle!Bu katır niye öldü?
Hikaye burada bitiyor şimdi bu sütunlarda yazan bizlere
sizin sormanızı bekliyoruz.
İlmi siyasetiniz,ilmi
diyanetiniz sizin olsun.Bırakınız ahlak kalmadı,akıl tutulması var,bilgiyi
talep eden yok tesbitlerini.Bize ahlak nasıl kazanılır,akıl nasıl
kullanılır,bilgi nasıl değerlendirilir siz onu anlatın.
Marifet iltifata
tabidir.Yeterince talep gelirse pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.
Selam ve dua ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder