7 Ekim 2015 Çarşamba

DOMUZ ÇOBANI!

DOMUZ ÇOBANI!

Bursalı bir hafız İslami İlimler tahsili yaparken Osmanlı Rus harbi patlak veriyor ve hafızda askere alınıyor. Kuzey cephelerinden birinde savaşırken Ruslara esir düşüyor.Elbette esaret hayatı hafıza çok ağır geliyor ama bunun da üstüne domuzlara çobanlık etme vazifesi verilince boynu bükülüyor ve hem ağlıyor hem de çobanlık vazifesini mecburen sürdürüyor.

Günlerden bir gün bulunduğu yerin yakınındaki yoldan bir fayton geçiyor. Çobanı görünce duruyor ve faytondan bir papaz iniyor,hafıza yaklaşıyor.

-Evladım.Niçin ağlıyorsun,kimsin,derdin ne..

Hafız başlangıçta papaz efendiye derdini söylemek istemiyor ama papaz ısrar edince olanı biteni anlatıyor. Hafızı dikkatle dinleyen papaz sözün sonunda;

-Evladım. Seni bu esaret hayatından kurtarayım mı?

Hafız duyduklarına inanamıyor ve hikayeyi kısa keselim papazın teklifini kabul ediyor.

     Papaz hafızdan bir ricada bulunuyor.

-Bak evladım. Sen bunca zamandır vatanından  ailenden ayrı düşmüşsün.Önce şu 20 altını al,dilediğin gibi harca.Senin olsun.Yalnız şu keseyi de al,içinde 100 altın var.Bunu da Bursa’ya vardığının ertesi sabahında, sabah namazından sonra herkes çıktıktan sonra siyah hicaplı bir hanım seni cami içinde bekleyecek,ona ver.Buda emanet kese.

-Sıkı tutun bana,yum gözünü,aç gözünü..Hafız bir anda kendini Bursa’nın girişinde buluyor.Doğruca evine koşuyor Ertesi sabah oluyor.Emanette yanında olduğu halde camiye giriyor.Namazlar kılınıyor.Herkes camiden çıkıyor tıpkı papazın dediği gibi siyah hicaplı bir hanım cami içinde bekliyor.Hafız hanımın yanından geçip gidiyor.

     Ertesi günü yine camiye gidiyor. Namazı kıldıktan sonra hanımın yanından geçerken hicabın altından bir ses işitiyor.

-Sana emanet edilen keseyi vermeyecekmisin ey hafız.

     Hafız 100 altının olduğu keseyi değil de kendine verilen 20 altının olduğu keseyi kadına uzatıyor.

-Hafız efendi sana emanet edilen kese bu değildir.

     Hafız başlıyor bağırmaya..

     Al be kadın! 20 altın neyine yetmiyor…

     Kadın hicabını kaldırınca ak sakallı papazın siması gözüküyor.Bunu gören hafız düşüp bayılıyor,kendine geldiğinde ise bir elinde değnek,üstünde aba olduğu halde domuzların ortasında buluyor kendini.

Başlıyor daha yüksek perdeden feryat etmeye:

-Ah hafız. Sen bunu hak ettin.Sen bu domuz çobanlığını fazlasıyla hak ettin.

Üzerimizde nice emanetler var. Acaba biz neredeyiz?


Selam ve dua ile..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder