DOMUZ ÇOBANI!
Bursalı bir hafız İslami İlimler tahsili yaparken Osmanlı
Rus harbi patlak veriyor ve hafızda askere alınıyor. Kuzey cephelerinden
birinde savaşırken Ruslara esir düşüyor.Elbette esaret hayatı hafıza çok ağır
geliyor ama bunun da üstüne domuzlara çobanlık etme vazifesi verilince boynu
bükülüyor ve hem ağlıyor hem de çobanlık vazifesini mecburen sürdürüyor.
Günlerden bir gün bulunduğu yerin yakınındaki yoldan bir
fayton geçiyor. Çobanı görünce duruyor ve faytondan bir papaz iniyor,hafıza
yaklaşıyor.
-Evladım.Niçin ağlıyorsun,kimsin,derdin ne..
Hafız başlangıçta papaz efendiye derdini söylemek istemiyor
ama papaz ısrar edince olanı biteni anlatıyor. Hafızı dikkatle dinleyen papaz sözün
sonunda;
-Evladım. Seni bu esaret hayatından kurtarayım mı?
Hafız duyduklarına inanamıyor ve hikayeyi kısa keselim
papazın teklifini kabul ediyor.
Papaz hafızdan
bir ricada bulunuyor.
-Bak evladım. Sen bunca zamandır vatanından ailenden ayrı düşmüşsün.Önce şu 20 altını
al,dilediğin gibi harca.Senin olsun.Yalnız şu keseyi de al,içinde 100 altın
var.Bunu da Bursa’ya vardığının ertesi sabahında, sabah namazından sonra herkes
çıktıktan sonra siyah hicaplı bir hanım seni cami içinde bekleyecek,ona
ver.Buda emanet kese.
-Sıkı tutun bana,yum gözünü,aç gözünü..Hafız bir anda
kendini Bursa’nın girişinde buluyor.Doğruca evine koşuyor Ertesi sabah
oluyor.Emanette yanında olduğu halde camiye giriyor.Namazlar kılınıyor.Herkes
camiden çıkıyor tıpkı papazın dediği gibi siyah hicaplı bir hanım cami içinde
bekliyor.Hafız hanımın yanından geçip gidiyor.
Ertesi günü yine
camiye gidiyor. Namazı kıldıktan sonra hanımın yanından geçerken hicabın
altından bir ses işitiyor.
-Sana emanet edilen keseyi vermeyecekmisin ey hafız.
Hafız 100 altının
olduğu keseyi değil de kendine verilen 20 altının olduğu keseyi kadına
uzatıyor.
-Hafız efendi sana emanet edilen kese bu değildir.
Hafız başlıyor
bağırmaya..
Al be kadın! 20
altın neyine yetmiyor…
Kadın hicabını
kaldırınca ak sakallı papazın siması gözüküyor.Bunu gören hafız düşüp
bayılıyor,kendine geldiğinde ise bir elinde değnek,üstünde aba olduğu halde
domuzların ortasında buluyor kendini.
Başlıyor daha yüksek perdeden feryat etmeye:
-Ah hafız. Sen bunu hak ettin.Sen bu domuz çobanlığını
fazlasıyla hak ettin.
Üzerimizde nice emanetler var. Acaba biz neredeyiz?
Selam ve dua ile..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder