14 Kasım 2015 Cumartesi

 KALBİN KAPISI
Yine Şems-i Tebrizi’den bir söz.

“Kapımıza değil kalbimize vuran buyursun.”
     Yaşama isteği ile ölüm korkusunu aşanların ulaşabileceği bir kapı olmalı kalbin kapısı.

     Acaba yaşama isteği ve ölüm korkusunun dışında uzun bir sohbet yapabileceğimiz kaç insan vardır bu dünyada?
Tanımıyormusunuz?
Ben de tanımıyorum.
Öyleyse böyle bir dünyada kalbe giden yolu nasıl bulabilirim.
Değerli okuyucularım bana bir yol gösterebilirler mi acaba?
Merak ve heyecanla bekliyorum cevaplarınızı..
Selam ve dua ile.

 HADDİNİ BİLMEK

Bugün tıp alanında elde edilen bilgiler değil bir tek insanın her şeyi bilmesini 10-100 hatta daha fazla ihtisasa bölmeden kavramasını sonrada hayata tatbik edilmesini mümkün kılmıyor.
Bırakınız koskoca insan vücudunu, gözle göremediğimiz ancak mikroskopla fark edebildiğimiz bir çok canlının (bakterilerin,virüslerin,hücrenin) vücut içinde neler yapabileceğini, nasıl durdurulacağını bilemiyoruz.
Ömrünün 30-40 yılını akıl almaz bir yoğunlukta çalışmayla, öğrenmeyle geçirmiş hekimler, kendi ihtisas alanlarında bile dikkatli konuşuyor, bir uzman hekim olmalarına rağmen bir başka ihtisas alanına girildiğinde derhal susuyor, yani haddini biliyor. Ne güzel bir ilmi terbiye.
Sadece insanın et kemik bedeninin hastalıklarında bile dünyalar dolusu bilgi varken asıl büyük alem olan insanlıkla ilgili konularda hem de her konuda kesin hükümle konuşanlara ne demeli?
Ne büyük edepsizlik! ALLAH korusun. Rabbim haddimizi bilmeyi hepimize lütfetsin. .
Selam ve dua ile..